


İnsan ve doğal kaynakları optimize etme yanında, biyoçeşitliliğe ve ekosisteme saygılı ve koruyucu, kültürel olarak kabul gören, ulaşılabilir, ekonomik olarak uygun ve karşılanabilir, beslenme açısından yeterli, güvenilir ve sağlıklı beslenmeye sürdürülebilir beslenme deriz.
Son yıllarda artan kanser, alerji, obezite ve kalp krizi vakaları gibi toplumun her kesimini etkileyen sağlık sorunları ile geleneksel beslenmenin terkedilmesi arasında ilişki olduğu bilinmektedir. Sağlıklı beslenme açısından geleneksel gıdaların üretimi ve tüketiminin öneminin anlaşılması öncelikle annelerin bilinçlendirilmesi ve topluma örnek olabilecek kişilerin özendirmesiyle mümkün olabilecektir. Aşırı tuzlu, yağlı ve şekerli hazır gıdalar başta obezite olmak üzere obeziteyle birlikte gelişen akut veya kronik hastalık yapıcı nitelikleri yanında, günümüz yaşam tarzındaki fiziksel aktivite eksikliğine bağlı olarak, vücut yağları ve kimyasallar yoluyla, başta dolaşım sistemi olmak üzere ölümcül sonuçlar doğurabilmektedir. Bu besin geçişi olgusu geleneksel tarz diyetimizden batı tarzına yönelmemiz sonucu oluşmuştur. Batı tarzı diyet sürdürülebilir beslenme tanımına uymayan bir diyet tarzıdır. Çünkü gerek işlenmiş gıdalara artan talep gerekse artan et tüketimi hem insan metabolizmasına hem de çevreye verdiği olumsuz etkilerle istenilmeyen bir olgudur. Sürdürülebilir beslenmenin amaçlarından olan insan sağlığına, refahına olumlu katkısının yanında çevreye minimum olumsuz etki ilkesine batı tarzı diyetin yaygınlaşması olumsuz etkilemektedir. Artan et tüketimi, işlenmiş gıda, hazır gıdaya yönelim, özellikle ebeveynlerin her ikisinin çalıştığı evlerde çoğu gün yemek yapılmamakta ve hazır gıdalar ile beslenilmektedir. Bu olgularla beraber restoran, kafe tarzı işletmelerin sosyal statü göstergesi olması batı tarzı diyetin beslenme alışkanlığı yanında beslenme kültürümüzde de değişimlere neden olmuştur. Besinlere belki önceki zamanlardan çok daha az uğraş ile ulaşıyoruz fakat dünyamızdan ve kendi vücudumuzdan kaybediyoruz.
Akdeniz Diyeti sürdürülebilir diyet olarak tanımlanmakta, sağlığın iyileştirilmesi ve geliştirilmesi, hastalıkların önlenmesi için izlenmesi gereken bir beslenme modeli olarak önerilmektedir. Akdeniz Diyeti bitkisel kaynaklı besinler (meyve, sebze, sert kabuklu yemişler ve tahıllar) ile zeytinyağının fazla; balık ve tavuk etinin orta, süt ve ürünleri özellikle yoğurt ve peynir olarak), kırmızı et, işlenmiş et ve tatlıların (yerine sıklıkla taze meyvenin tüketildiği) az miktarda tüketildiği bir beslenme şeklidir. Bir sonraki blog yazımızda Akdeniz Diyetinin içeriğinden ve vücudumuza olumlu etkilerinden bahsedeceğiz.